Hey!
Tatilin son günleri yaklaşırken benim to do listem bitmek bilmiyor. Yapılacak işler olsun, buluşacak arkadaşlar, ilgilenecek hobiler. Aylardır odamı düzenlemek istiyordum, bu hafta fırsatım olunca ilk işim onu halletmek oldu. Bütün eşyaların yerini , duvardaki resim/fotoğrafları, dekoru tamamen değiştirdim. Takılara gelince bir sürü eşi olmayan küpem olduğunu fark ettim.
Odama birkaç bitki koyma fikrindeydim fakat hiçbir yerde güzel ve bütçemi aşmayan saksı bulamadım. (Hangi insan küçücük bir saksıya 60 lira veriyor?) Bu güzel beyazları görünce hiç düşünmeden aldım. Kaderim bana karşı olduğu için elbette içine konulacak hoş bir çiçek bulamadım ve şimdilik evde bulduğum en güzel plastik çiçekleri yerleştirdim. -ki bu aslında kötü bir fikir değil, sulamak yok,kuruyan çiçek yok-
Saksıları ilk gördüğüm an bunlar tam küpe koymalık değil mi diye düşündüm. Eve geldiğim gibi de bunu gerçekleştirdim. Çok hoş duruyor benim görüşümce.
Bu aralar sadeliği sevdiğimden bu halde bıraktım fakat desenli bantlarla, boyalarla, simlerle, iplerle bunu kendi istediğiniz gibi renklendirebilirsiniz.
Post isteklerini
buradan iletebilirsiniz, vakit buldukça yazmaya çalışırım.
Ayy ben geri geldim canlarım!
Koskoca 2 yıl ara verdikten sonra blogger kariyerime (!) devam etmem gerektiğini düşündüm. Sık olmasa da ara ara post atmamın kimseye zararı olmaz.
Bildiğiniz gibi Alman genleri taşıdığım için her sene olduğu gibi bu sene de Almanya'ya gittim. Bu sene farklılık olsun diye Köln'de bir gün geçirelim dedik. Köln tam hayalimdeki şehir. İnsanları farklı, bol bol alışveriş yapacak yer var ve şehrin güzelliği tartışılmaz. Köln'e gelip Dom'a girmemek ayıp olacağı için uğradık. Mimarisi gerçekten harika. Fotoğraflardan sileceğim diye canım çıktı fakat size bütün 172 fotoğrafı atamazdım. Hepiniz için birer mum yaktım. İnsan gerçekten de hayret ediyor o camlara. Yahu ben bugün yapamazdım insanlar yüzyıllar önce yapmış. Hayranlık duymamak elde değil.
Köln'ün bir diğer ünlü olduğu konu ise sokak sanatçıları. Hemen hemen her köşede ressam, müzisyen ya da başka sanatçılar bulabilirsiniz. En çok beğendiklerimi aşağıya attım.
Eğer yolunuz buraya düşerse mutlaka Merzenich'e uğrayıp Nougatlı Brezel ve yoğurtlu dondurmasından yiyin.
Tatilin son haftalarını güzel geçirin, Simay!
Merhabaa!
Bu Back to School postunda çantalardan bahsedeceğim. Çanta benim için inanılmaz derece önemli. Formaya biraz hava katmak, kendi tarzınızı belli etmek ve okulun fazla olmamasını sağlıyor bence. Şu klasik siyah Nike/Adidas sırt çantalarından her sırtta görüyoruz. Tabi bazılarına yakışıyor, genelde her formaya uyuyor ama sizce de artık sıkmadı mı ? Daha renkli, desenli modellere göz atmanızı tavsiye ederim. Bunları biraz gezip, araştırıp veya DİY yaparak elde edebilirsiniz. Tabi internete de bakabilirsiniz. Çevrenizdeki ikinci el dükkanlara bakarak vintage tarzdaki çantaları bulabilirsiniz. Biraz araştırın ve farklı olun.
Bu güzel sırt çantalardan başlayacağım. Madem sırt çantası alacaksınız azıcık farklı olun. Düz siyah çanta alıp zımba ile kaplayabilirsiniz veya açık renkte bir çantayı tekstil boyası ile boyayabilir, desen çizebilirsiniz. İnternette bir sürü DİY fikri var. Tabi bunları alırken/yaparken formanızı düşünün.
İşte benim aşık olduğum çanta modeli. İçine çok şey sığıyor, defter ve kitaplarınız bükülmüyor ve çok tatlılar. Ne zaman görsem aklıma okul geliyor ama dışarda da rahatça kullanabilirsiniz. Cambridge Satchel Bag ismi ile tanınıyorlar.
Buradan orjinalleri alabilir veya birazcık gezip arayarak benzer çantaları bulabilirsiniz.
Bunlar da sportif tarza kaçan çantalar. Klasik okul çantalarına giriyorlar sanırım. Üst sağdakini çok beğendim. Bu tarzdakileri her kırtasiyede bulursunuz diye düşünüyorum. Olmadı yine internetten değişik modellerini bulursunuz.